Kilo vermenin kolay olduğunu aslında kiloyu korumanın zor olduğunu bir anlayabilsek… Bugüne kadar zayıflama üzerine o kadar makale yazıldı, pek çok ürün ,uygulama, diyet geliştirildi ve ne yazık ki hiç biri verdiğimiz kiloları geri almamızı önleyemedi. Kilo verip de verdiği kiloda kalmayı başaran çok az insan vardır. Bu bireylerin hepsi de sağlıklı beslenme alışkanlığını hayatlarına katmış kişilerdir. Peki neden verdiğimiz kiloları geri alıyoruz, fit kalamıyoruz?
Tartı size kısa zamanda güzel haberler veriyor olabilir; ama ne yazık ki bu haberler gerçek değil. Yani tartıda gördüğümüz eksilerin ciddi bir kısmı su ve kas kayıplarından kaynaklı.
Su ve kas kaybeden metabolizma, yavaşlar ve yaşlanır. Bu yüzden hızlı verilen kilo çok daha hızlı bir şekilde geri alınır, kişinin yağ oranını ve sağlığını kalıcı olarak olumsuz etkiler. (Örnek vermek gerekirse; 80 kilo bir birey, 40 günde 70 kiloya kadar düştü, aradan belli bir süre geçti ve kişi verdiği kiloyu geri aldı. Bu birey yine aynı kiloya çıkmış olmasına rağmen eskisine göre daha yağlı bir vücuda ve daha yaşlı bir metabolizmaya sahip oldu, bu da hem daha kilolu gözükmesine hem de daha sağlıksız olmasına neden oldu.)
Diyette enerji kısıtlaması ne kadar fazlaysa, geri kilo kazanımı o kadar hızlı ve kolay olacaktır. Düşük enerjili diyetler yapıldığında vücudumuz tasarrufa geçer ve çalışma hızını düşürür, çünkü ona verilen besinle idare etmeye çalışır. Siz yediğiniz miktarı tekrar artırınca da kilo artışı kaçınılmaz olur. Ayrıca belli bir enerjinin altında olan diyetlerle, bireylerin vitamin – mineral ihtiyaçları da karşılanamaz, oysa bazı vitamin ve minerallerin yeterli alınması metabolizma hızı üzerinde etkilidir.
Yapılan diyetlerde en büyük hatalardan biri de sevilen besinlere “yasak etiketi” koymaktır. Kişi diyet süresince sevdiği besinlerden uzaklaşırsa kendisine psikolojik olarak baskı uygulamış olur. Diyet bittiğinde, yani kişi hedeflediği kiloya düştüğü dönemde ise bu besinler yavaş veya hızlı olarak tekrar beslenmeye dâhil edilir. Genellikle sevilen besinler özlendiği için ve kişinin kendisine uyguladığı bir “yasak” baskısı olduğu için diyeti sonlanan birey bu besinlerden daha çok yemeye başlar. Bu da geri kilo kazanımını kolaylaştırır.
Özellikle genç bireylerde kilo alımı, yağ hücrelerinin yağ depolamasının yanı sıra bu hücrelerin sayısında artışa sebep olur. Kilo verimiyle yağ hücrelerinin boyutu küçülebilir; ancak yağ hücre sayısında azalma olmaz. Bu da kişinin tekrar kilo alımı için diğer bireylere göre daha fazla risk altında olduğunu gösterir.
LPL yağ hücrelerinin kan yağlarını depolamasına sebep olan bir enzimdir. Belli bir düzeyde kilo kaybeden bireylerde, vücut yağ deposunu korumak ister. Bu sebeple LPL aktivitesi artar, vücut yağ depolamaya meyilli hale gelir.
Leptin iştah kontrolü sağlayan bir hormondur. Leptin düzeyinin artması bireyin iştahında azalmaya sebep olur. Çok yediğimiz ya da kilo aldığımız zamanlarda leptin düzeyi artar ve iştah baskılanır. Kilo verince ise leptin azalır.
Ghrelin iştahı artıran bir hormondur. Ağırlık kaybı sonrasında ghrelin hormonu artar. Ağırlık kaybı sağlandıkça kişinin iştahlanması büyük ölçüde ghreline bağlıdır.
Kişi kilo kaybettiğinde enerji harcaması azalır. Vücut daha az enerji harcayarak depolarını koruma eğilimine geçer. Kilo aldığınızda ise vücut alışkın olduğu kiloyu korumak için enerji harcamasını artırır. Buna set-point teorisi adı verilir.